Bilirkişi incelemesi modern dünyanın ispat aracıdır.
Bilirkişi; Uyuşmazlık konusu olan ve çözümü için özel veya teknik bir bilgi gereken meselede, Hâkimde eksik olan özel veya teknik bilgiyi tamamlayan, Hâkime yardımcı kişidir.
Bilirkişi, bir uyuşmazlığın ispatını yapan kişidir. Olayı, davayı yöneten Savcının, Hâkimin ve Müfettişin yardımcısıdır. İspat aracı (delil) olarak kabul edilen, bilirkişi tarafından sunulan görüş ve değerlendirmedir.
Bilirkişinin sahip olduğu özel veya teknik bilgiyi olaya uygulamak suretiyle beyan ettiği görüşünü içeren bilirkişi raporu takdiri delil teşkil eder. Örneğin, fren mesafesi dikkate alınarak aracın hızı, binanın projeye uygun olup olmadığı gibi konularda bilirkişi görüşüne başvurulabilir.
Bir çok konuda ve bir çok kurum, tüzel kişi, şahıs Bilirkişi Raporu diyeceğimiz rapor talep edip alabilir.
Genelde hukuk ve ceza mahkemeleri olmak üzere diğer bir çok kamu kurumu doğrunun tespit edilmesi, anlaşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu talep eder.
Yine arabulucu, uzlaştırma veya taraflar olayda durumlarının ne olduğunu anlamam için işin uzmanına danışırlar. Bu kavramlar kendi içerisinde farklı manalara gelmekle beraber ‘Bilirkişi Raporu: Bilirkişiye Başvurma, Bilirkişi Görüşü, Ekspertiz Raporu, Uzman Görüşü, Uzman Mütalaası…’’ gibi anlam ve isimlerle adlandırılmaktadır.
Ceza mahkemeleri, ilk derecede sulh ceza hâkimlikleri, asliye ceza mahkemeleri, ağır ceza mahkemeleri, çocuk ceza mahkemeleri, icra ceza mahkemeleri, fikrî ve sınai haklar ceza mahkemelerinden oluşmaktadır.
Hukuk mahkemeleri ise ilk derecede, asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemeleri, aile mahkemeleri, fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemeleri, icra hukuk mahkemeleri, iş mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, asliye ticaret mahkemeleri, tüketici mahkemelerinden oluşmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay temyiz mahkemelerinden oluşmaktadır.
İdari Yargı ve Uyuşmazlık Yargısı mahkemelerinden oluşmaktadır.
Bunlar yargılamanın aşamalarında bilirkişiye müracaat edebilir.
Savcılık soruşturma aşamasında (kolluk dahil) bilirkişiye müracaat edebilir.
Bilirkişiden farklı olarak uzman görüşüne başvuruya hâkim tarafından karar verilmez. Ayrıca bilirkişi yalnızca maddi vakıaların teknik boyutuna ilişkin iken, uzman görüşünün salt hukuki meseleye ilişkin olması mümkündür. Uzman görüşünde yer alan açıklamaların, taraf beyanı olarak mahkemece dikkate alınması ve karşılanması gerekir. Yani uzman görüşü bir delil değildir. Mahkeme, eksik veya çelişkili gördüğü hususlarda, görüş beyan eden kişinin dinlenmesine de karar verebilir. Uzman kişi, çağrıldığı duruşmaya mazeretsiz olarak gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tâbi tutulmaz.
• Ticaret Sicili Müdürlüğüne sunulacak raporlar; İşlem türüne göre ayrı ayrı düzenlenebileceği gibi, istenilen bilgilere yer verilmesi koşulu ile tek rapor olarakta düzenlenebilir.
• Bu raporların düzenlenmesi aşamasında geçmişe dönük defter ve benzeri kayıt bilgilerinin olmaması halinde, Raporların güncel kayıt bilgileri (defter veya diğer bilgiler) ile düzenlenmesi gerekmektedir.
• Tüm raporlarınızın inceleme bölümü başlığı altında öz varlık hesaplama tablosuna yer verilerek, sermayenin ödendiği ve TTK 376. maddeye göre yarısının korunup korunmadığı dip notu ile yazılması gerekmektedir.
• Sermaye artırımlarında düzenlenecek müşavir raporuna göre şirketin özvarlığının tescilli sermayesinin 1/2 nin altına veya eksiye düşmesi halinde; TTK 376.maddenin uygulanması tebliğinin 10.maddesi a ve b bentlerine göre artırılacak sermaye miktarı ile ödenmesi gereken sermaye miktarının hesaplanma yöntemi,Anonim Şirketler sermaye artışı veya Limited Şirketler sermaye artışı başlıkları altında yer verilmiştir.
Vergi kanunlarının uygulanması nedeniyle, vergi daireleri ile mükellefler, adına ceza kesilenler ve hakkında takibat yapılanlar arasında doğacak uyuşmazlıklar neticesinde vergi mahkemeleri, idare mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde açılacak davalar hakkında yapılacak iş ve işlemler bu kısımda belirtilen ilke ve kurallar çerçevesinde yürütülür.
Konkordato taleplerinde konkordato ön projesi ve ön projede yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda “makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları” raporu sunulması zorunlu evraklardır.
Cümleden de anlaşılacağı gibi “makul güvence veren denetim raporu” tamamen ön proje ile ilgilidir.
Konkordato ön projesi şirketin mevcut gerçeklerini esas alan açık, net, anlaşılır bir proje değilse “makul güvence veren denetim raporu” yazacak olan bağımsız denetçinin işi bir hayli zor olacaktır.
28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun‘la, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunumuzun konkordatoya ilişkin 285 vd. maddelerinde değişiklik yapılarak, uygulamada tamamen terk edilmiş görünen Konkordato Kurumu’nun yeniden canlandırılması amaçlanmıştır. 06.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Kanunla da, daha önce 7101 sayılı Kanunla değişikliğe uğramış olan İcra ve İflâs Kanunumuzun 286’ncı, 287’nci, 290’ıncı ve 292’nci maddelerinde yeniden değişiklik yapılmış ayrıca 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununa bir geçici madde eklenmiştir.
Batık şirketlerin borçlarını ödeyebilmelerini amaçlayan bir sistem olan konkordato, borçlarını ödemede zorlanan şirket ve kooperatiflerin, bir kısım borçlarından kurtularak borçlarını ödeyebilir duruma getirmeleri için uygulanıyor.
Konkordatoda borçlu, alacaklılarına borcunun tamamını değil, belirli bir oranını ödemeyi teklif ediyor. Borçlunun iflasında, alacaklılar genelde alacaklarının yarısından daha azını daha uzun vadede temin edebildikleri için konkordato, alacaklıların işine gelebiliyor.
Konkordato uygulamasında, alacaklı ve borçluların konkordato müessesesi kapsamında borç ve alacakları yeniden yapılandırma işlemine tabi tutuluyor.
Konkordato, ”borçların yeniden yapılandırılması suretiyle iflasa tabi borçluların mali durumunun düzeltilerek iflastan kurtulmasını, diğer borçluların ise mali durumunun düzeltilmesini amaçlayan, alacaklıların da belirli bir tenzilatla veya vadede alacağına kavuşmasını sağlayan ve mahkemenin tasdikiyle taraflar açısından bağlayıcı hale gelen bir anlaşma” olarak tanımlanıyor.
Başlıca;
1-Adi Konkordato
2- İflastan Sonra Konkordato
3- Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato
4- Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması
şeklinde sınıflandırılabilir.
Uzman Görüşü; Uyuşmazlık konusu vakıaların teknik boyutuna veya hukuki nitelendirmesine ilişkin olarak uzman bir kişiden, ilgili tarafın bizzat aldığı bilimsel görüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez. Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir. Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz.
Bilirkişiden farklı olarak uzman görüşüne başvuruya Hâkim tarafından karar verilmez. Ayrıca bilirkişi yalnızca maddi vakıaların teknik boyutuna ilişkin iken, uzman görüşünün salt hukuki meseleye ilişkin olması mümkündür. Uzman görüşünde yer alan açıklamaların, taraf beyanı olarak mahkemece dikkate alınması ve karşılanması gerekir. Yani uzman görüşü bir delil değildir. Mahkeme, eksik veya çelişkili gördüğü hususlarda, görüş beyan eden kişinin dinlenmesine de karar verebilir. Uzman kişi, çağrıldığı duruşmaya mazeretsiz olarak gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tâbi tutulmaz.
Bilindiği üzere mali tabloların hazırlanmasında VUK ve UFRS de uygulanan değerleme usulleri kullanılır.
Değerlemede esas, varlıkların vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda sahip oldukları kıymetleridir. Envanter sonrası düzenlenen bilançolar kıymetlerin genel bir özetini gösterir. Değerleme ile bilançonun dönem sonunda sahip olunan değerleri fiili olarak gösterir hale getirilmesi sağlanır. Değerleme işlemine kanunların bakış açısında bir takım farklılıklar bulunmaktadır.
Ancak Rayiç Değer Bilançosunda ise; Rayiç bedel belirlenerek hesaplamalar yapılmaktadır. Rayiç Bedel ise, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım ve satım değeridir.
04.03.2009 tarih ve 27159 Mükerrer sayılı Resmi Gazete yayımlanan 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki idarelerin, bu Kanuna göre gerçekleştirecekleri yapım işleri ihalelerinde uygulayacakları usul ve esasları kapsamında hazırlanacak Mali yeterliliğe ilişkin, Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 35 inci maddesi hükümleri esas alınarak düzenlenen belge ve raporlar.
İlgili Mevzuatın 35. Maddesinde belirtilen Bilanço veya eşdeğer belgeler
a) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olan aday ve istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterleri sağladığını gösteren bölümlerini,
b) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olmayan aday ve istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini ya da bu kriterlerin sağlandığını göstermek üzere yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavirce standart forma uygun olarak düzenlenen belgeyi,
sunar denmektedir.
İhaleye girecek isteklinin ikinci fıkra uyarınca sunduğu belgelerde;
a) Belli sürelerde nakit akışını sağlayabilmesi için gerekli likiditeye ve kısa dönem (bir yıl) içinde borç ödeme gücüne sahip olup olmadığını gösteren cari oranın (dönen varlıklar/kısa vadeli borçlar) en az 0,75 olması (hesaplama yapılırken; yıllara yaygın inşaat maliyetleri dönen varlıklardan, yıllara yaygın inşaat hakediş gelirleri ise kısa vadeli borçlardan düşülecektir),
b) Aktif varlıkların ne kadarının öz kaynaklardan oluştuğunu gösteren öz kaynak oranının (öz kaynaklar/toplam aktif) en az 0,15 olması (hesaplama yapılırken, yıllara yaygın inşaat maliyetleri toplam aktiflerden düşülecektir),
c) Kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının 0,50’den küçük olması,
ve belirtilen üç kriterin birlikte sağlanması zorunludur. Sunulan bilançolarda varsa yıllara yaygın inşaat maliyetleri ile hakediş gelirlerinin gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıda belirtilen kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son üç yıla kadar olan yılların belgelerini sunabilirler. Bu takdirde belgeleri sunulan yılların parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır.
(5) İhale veya son başvuru tarihi yılın ilk dört ayında olan ihalelerde, bir önceki yıla ait belgelerini sunmayanlar, iki önceki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu belgelerde, yeterlik kriterini sağlayamayanlar ise iki önceki yılın belgeleri ile üç önceki ve dört önceki yılın belgelerini sunabilirler. Bu durumda, belgeleri sunulan yılların parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır.
(6) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesine göre takvim yılından farklı hesap dönemi belirlenen aday ve isteklinin bilançoları için bu hesap dönemi esas alınır.
(7) Bilanço veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerinin ilgili mevzuatına göre düzenlenmiş yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir ya da vergi dairesince onaylanmış olması zorunludur. Yabancı ülkede düzenlenen bilanço veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerinin ise o ülke mevzuatına göre düzenlenmesi ve bu belgeleri düzenlemeye yetkili merci tarafından onaylanmış olması gereklidir.
(8) Yabancı ülkede düzenlenen yayımlanması zorunlu olmayan bilançoların veya bunların bölümlerinin ibraz edilmemesi durumunda, yukarıda belirtilen kriterlerin sağlandığı o ülke mevzuatına göre bu belgeleri düzenlemeye yetkili merci tarafından onaylanmış belge ile tevsik edilebilir.
(9) Aday veya isteklinin ortak girişim olması halinde, ortakların her birinin istenen belgeleri ayrı ayrı sunması ve üçüncü fıkrada belirtilen kriterleri sağlaması zorunludur.
Genel amaçlı ekonomi üzerine menkul ve gayrimenkul değişimlerinin analizlerinin yapılması üzerine ekonomi raporları oluşturmak ve sunmak.
Her ülkenin ekonomik faaliyetlerinin araştırılması, durumlarının analiz edilmesi üzerine araştırmalar yapmak.
Fizibilite raporu yatırımlar için hazırlanan çalışmaların bütünüdür. Bu çalışmalar yatırımın yapılması durumunda karlılıgının ne olacagını gösteren raporlamadır. Kısaca yatırımın ne kadar “yapılabilir” olduğunu gösteren bir rapor türüdür fizibilite raporları.
Proje raporu belirli bir probleme çözüm bulma ya da beliren bir fırsatı değerlendirmeye yönelik, bir ekibin, başlangıcı ve bitişi belirli bir süre ve sınırlı bir finansman dahilinde, birtakım kaynaklar kullanarak, müşteri memnuniyetini ve kaliteyi göz önünde bulundururken olası riskleri yönetmek şartıyla, tanımlanmış bir kapsama uygun amaç ve hedefler doğrultusunda özgün bir planı başlatma, yürütme, kontrol etme ve sonuca bağlama sürecinin sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Sektörün büyümesi ve olumlu sonuçlar vermesinde ekonominin de büyük etkisi vardır. Sektörün karlılığı ve sektörün gelecekte olumlu yönde ilerlemesi, sektör de yer alan firmaların iyi sonuçlar elde edebileceğini gösterir. Bazı durumlarda ise tam tersi etki de çıkabilir. Ekonominin iyi olması bazı sektörlerin düşüş yaşamasına ve hatta bitmesine dahi yol açabilir.
Sektör analizinden sonra sektörde yer alan firmalar için firma analizi yapmak gerekir.
Analiz ve araştırma gibi kavramların çok önemli bir hale geldiği günümüzde, başarılı olmanın en önemli şartı, gelişen ve hızla değişen piyasa koşullarını doğru tahmin edebilmektir.
Bir pazar hakkında bilgi toplamak, analiz etmek ve yorumlamak, bu piyasada satışa sunulacak bir ürün veya hizmet hakkında ve ürün veya hizmet için geçmiş, şimdiki ve potansiyel müşteriler hakkında; İşletmenizin hedef piyasaının özellikleri, harcama alışkanlıkları, konumu ve ihtiyaçları, bir bütün olarak endüstri ve karşılaştığınız belirli rakiplerin araştırmasına piyasa araştırması denilmektedir.
Her ilin ekonomik faaliyetlerinin araştırılması, durumlarının analiz edilmesi üzerine araştırmalar yapmak.
Bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan, kişi adlarından, sözcüklerden, şekillerden harflerden veya sayılardan oluşan her türlü işarete “marka” denir.
Ayrıca, 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde kararname’de “Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir” şeklinde ifade edilmiştir.
Marka haklarına ilişkin hak düşürücü konular ve imtiyazlar bulunmamaktadır. Marka üzerinde her türlü tasarruf yetkisi yalnız marka sahibi tarafından kullanılabilir.
Marka çeşitli yönlerden aşağıdaki gruplara ayrılmaktadır
Ülkemizde Markaların tescili, korunması, sona ermesi ve bu konudaki diğer hususlar 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile bu kararnamenin Uygulamasına Dair Yönetmelik ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı’nca çıkarılan tebliğlere göre uygulanmaktadır.
Marka değerlemesinin kullanım alanları
Dünyada Yapılan İşlemlerde Marka Değerlemesi Kullanım Alanları
Vergi Mevzuatı Açısından Değerleme
Markalar, İktisadi işletmeye dahil iktisadi kıymetler Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ilişkin hükümlerine göre değerlenmektedir. V.U.K’ nun 269.maddesine göre;
gibi değerlenmektedir.
Marka Değerlemesinde Finansal Modeller
Pazarlama Bakış Açısından Geliştirilmiş Modeller
Karma Modeller
Markalar firmaların piyasa değerlerini belirleyen önemli unsurlardan bir tanesidir. Ancak markaların değeri aynı yıl içinde bile artan veya azalan bir şekilde dalgalı bir seyir izlemektedir. Çok değerli olan bir marka, çeşitli nedenlerle kısa bir süre içerisinde değersiz hale gelebilmektedir. Bu nedenle Marka değeri sürekli olarak değişmektedir.
Markanın parasal değerini belirlemeye yönelik uygulamalar, marka değerinin en doğru nasıl hesaplanması gerektiği sorusunu da beraberinde getirmiştir. Uygulamada marka değerlemesi konusunda birçok matematiksel model olmasına rağmen, gerek şirketlerin farklı özelliklere sahip olması, gerekse maddi olmayan duran varlık olması sebebiyle, markanın yarattığı etkileri ölçmenin zor olması nedeniyle metotlar güvenilir sonuçlar vermemektedir.
Geliştirilen değerleme modellerini üç ana başlık altında toplayacak olursak; Finansal modeller, Pazarlama bakış açısıyla geliştirilmiş modeller ve Karma modellerdir.
Finansal modeller, tek taraflı ve statik olmaları, marka değerini etkileyen diğer değişkenleri göz ardı etmeleri sebebiyle, şirketin pazarlama politikası ve ağı gibi farklı değişkenleri de değerleme sürecine katan matematiksel modelleri geliştirme ihtiyacı doğmuştur. Bu sebeple, marka değerleme çalışmalarında, elde edilen tüm verileri değerlendirebilen, en az iki matematiksel model kullanılarak detaylı çalışmalar yapılmalıdır.
Şirket değeri hesaplanırken teknik analiz ve temel analiz yapılarak, söz konusu şirketin gerçek değeri ortaya çıkarılır. Bunu yaparken şirketin cari durumu ve gelecekteki ekonomik şartlar da dikkate alınır.
Tasfiye Değeri Yöntemi
Yeniden Yapma Değeri Yöntemi
İşleyen Teşebbüs Değeri Yöntemi
İndirgenmiş Nakit Akımları (Net Bugünkü Değer) Yöntemi
İskonto edilmiş nakit akışları yöntemi hesaplanırken şu aşamalar izlenecektir.
Nakit Akımlarının muhasebe hesap kalemleriyle bulunması
=NAKİT AKIMLARI
Emsal Değeri Yöntemi
Net Aktif Değeri Yöntemi
Net aktif değer (NAD);
NAD=AD – BD
AD: İşletmenin aktiflerinin piyasa değeri, BD: İşletmenin borçlarının piyasa değeri.
Piyasa Değeri – Defter Değeri Yöntemi
Ekspertiz Değeri Yöntemi
Amortize Edilmiş Yenileme Değeri (Yeniden Değerlenen Net Aktif Yöntemi)
Temettü Verimi Yöntemi
PO: Hisse senedi değeri
DT: Elde edilmesi beklenen temettü geliri
TV: Temettü verimi.
Piyasa Kapitalizasyon Değeri Yöntemi
Defter Değeri Yöntemi
Defter değeri (muhasebe değeri), belirli bir tarihte, tarihi değerle kayıtlı varlıkların muhasebe kayıtlarına göre belirlenmiş değeridir.
Arbitraj Fiyatlama Modeli (Arbitrage Pricing Model-APM)
Fiyat/Kazanç Oranı Yöntemi
Fiyat/Kazanç (F/K) oranı (Price/Earnings Ratio), işletmenin her 1 TL’lik hisse senedi başına düşen net kârına karşılık, yatırımcıların kaç TL. ödemeye razı olduklarını gösteren bir orandır.
Fiyat/Nakit Akım Oranı Yöntemi
F/NA=Hisse Senedi Piyasa Fiyatı / Hisse Senedi Başına Nakit Akım
Diğer bir ifadeyle F/NA oranı;