Enerji piyasasında faaliyet gösteren ve aşağıda belirtilen;
1) Elektrik Üretim Lisansı,
2) Dağıtım Lisansı,
3) Tarifesi düzenlemeye tabi olan Tedarik Lisansı,
1) Dağıtım lisansı,
2) Tarifesi düzenlemeye tabi olan Depolama Lisansı,
3) İletim lisansı (boru hattı),
sahibi tüzel kişiler, faaliyetlerini, uygulamalarını, işlem, hesap ve mali tablolarını ilgili mevzuata uygun olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca yürürlüğe konulan yükümlülüklere ait düzenlemeler ve sahip oldukları lisansların ayrılmaz parçasını oluşturan genel ve özel hükümlere uygunluğunun bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmesini sağlar ve denetim sonucunda düzenlenen raporu takip eden hesap dönem içerisindeki Mayıs ayının onbeşine kadar Kuruma bildirilir. Bildirimler, 27/05/2014 tarihli ve 29012 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Enerji Piyasası Bildirim Yönetmeliği kapsamında yapılır.
Bağımsız denetim yükümlülüğü bulunan lisans sahiplerinden aşağıda sayılanlar bağımsız denetim yaptırma yükümlülüğü dışında tutulmuştur.
EPDK Lisans Yönetmeliği gereğince, ilan edilen ve uygulanacak olan asgari sermaye miktarları için hazırlanacak raporlar.
Bir görevin şahsi çıkarları için kötüye kullanılması olarak tanımlanan yolsuzluk, her devirde o günün şartlarına göre kendini güncelleyerek yaşamını sürdüren, toplumu yozlaştıran kanserli bir hücre gibidir.
Yolsuzluk; ister maddi-manevi çıkar karşılığında isterse herhangi bir duygunun tatmini (sadakat, intikam, gösteriş) amacıyla, karşılığında adli-idari yaptırım öngörülen suç ve kabahat veya idari soruşturma gerektiren disiplinsizce hareket ya da toplumda hoş görülmeyen, kınanan, etik dışı her türlü haksız davranıştır.
Yolsuzluk her şeyden önce toplumun yapısına zarar vermektedir. Bir defa toplumun birlikte yaşama çatısını oluşturan örgüt (Devlet) meydana gelen yolsuzluklardan zarar görmektedir. Zira yolsuzluk fiilleri ancak kamu görevlileri tarafından işlenebilen eylemlerdir.
Muhasebe hileleri, bir personelin yanlış olduğunu bildiği veya doğruluğuna inanmadığı bir takım yanlışlıkların ve kanuna aykırı hareketlerin maksatlı olarak veya yanlış sunma niyetiyle yapmasını kapsar. Mali tablolarda hatalar, hile ve usulsüzlükten veya hatadan kaynaklanmaktadır. Hile ve usulsüzlükleri hatadan ayıran temel unsur, finansal tablolarda yanlışlığa sebep olan hareketin kasıtlı olarak yapılıp yapılmadığıdır.
İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim, kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkililiğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.
Bağımsız Denetim;
Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasıdır. (660 sayılı KHK, md.2/f.1-b).
Bağımsız Denetime Tabi Olan Şirketler;
Bağımsız denetim zorunluluğu, 01/01/2013 tarihinde başlamış (TTK, md.1534/f.4) olup bağımsız denetime tabi olacak şirketler de Bakanlar Kurulunca ilk kez 23/01/2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla belirlenmiştir. (Bakanlar Kurulu, 2013).
Yasal Yaptırımlar ve Cezai Sonuçları;
6102 Sayılı TTK’nın denetime ilişkin hükümlerine göre bağımsız denetim yaptırmamanın sonuçları şunlardır;
Faaliyet Raporunun Düzenlenmemiş Sayılması;
Finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir. (TTK Md. 397/2)
Finansal Tabloların Düzenlenmemiş Sayılması;
Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması, anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında yer almaktadır. (TTK, md.408/f.2-d).
Bağımsız denetime tabi olduğu halde bu denetimi yaptırmamış olan anonim şirket genel kurulunca doğal olarak yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararlar alınamayacak alınsa dahi bu genel kurul kararlarının hükümsüz olduğunun tespiti davası açılabilecektir. (TTK, md.447).
Anonim şirketlerde denetçi seçilmemesinden doğacak zararlardan yönetim kurulu sorumludur. Limited şirketlerde eski TTK’da sorumlu müdür veya müdürler sorumludur.
Bağımsız denetim yaptırmayan şirketler ticaret sicilinin isteği ve asliye ticaret mahkemesinin kararıyla şirketin yönetim kurulunun feshi veya şirketin feshini isteyebilirler.
Anonim şirket ortaklarına bilgi alma ve inceleme yapma hakkı çerçevesinde, finansal tabloların ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun, genel kurul toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, ortakların incelemesine hazır bulundurulması, finansal tabloların bir yıl süreyle merkezde ve şubelerde ortakların bilgi edinmelerine açık tutulması, ortağın talebi halinde de gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun birer suretinin ortağa verilmesi zorunludur. Ortaklara tanınan bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle veya şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz. (TTK, md.437)
Konuyla ilgili olarak yayımlanan Seri:X, 22 No.lu Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliğ’in (Sermaye Piyasası Kurulu, 2006) 5’inci maddesinin birinci fıkrasında; 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 397’nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen işletmelerin ve yatırım fonları ile konut ve varlık finansmanı fonlarının yıllık finansal raporlarını bağımsız denetime tabi tutmak zorunda oldukları belirtilmiştir.
Uluslararası kredi kuruluşları ve derecelendirme kuruluşları bu raporları referans alarak kredi tahsislerini yapmaktadırlar. Ülkemizde de birçok bankanın uluslararası ortaklıkları da düşünüldüğünde bu konu kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Fasıldaki AB müktesebatı bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık (bireysel emeklilik de dâhil olmak üzere) olmak üzere üç temel sektöre ilişkin düzenlemeleri içermektedir. (AB. Mali hizmetler 9. Fasıl)
Cezalar;
Seçilen denetçinin bağımsız denetime tabi şirketlere ait internet siteleri üzerinden duyurulmaması durumunda Türk Ticaret Kanunun 562. maddesinin 12. bendi gereği 1524. maddede öngörülen internet sitesini oluşturmayan şirketlerin yönetim kurulu üyeleri, yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Faaliyet raporu, bir kurumun bir hesap dönemindeki ticari ve mali faaliyetlerini kapsayan rapordur. Faaliyet raporu, Türk Ticaret Kanunu’nun 327. maddesi uyarınca anonim şirketlerde idare meclisinin her iş yılı sonunda şirketin ticari, mali ve iktisadi durumunu ve yapılan işlemlerin özetini göstermek amacıyla hazırlanmakla yükümlü oldukları yıllık bir rapordur.
Yıllık faaliyet raporunda şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerinin akışı, her yönüyle finansal durumu doğru, eksiksiz, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtılmak zorundadır. Bu raporlarda yöneticiler şirket faaliyetleri ile ilgili ortaklara hesap verirler.
Kayıtlı sermaye, anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde hüküm bulunmak kaydı ile genel kurula ihtiyaç duymaksızın sadece yönetim kurulu kararı ile yeni hisse senedi bastırma veya sermaye artırımında bulunmasına yarayan sistemdir.
Halka açık olmayan anonim şirketlerde kayıtlı sermaye sistemine dair çerçeve TTK ‘nın ilgili maddeleri ile belirlenirken, detaylı düzenlemeler ve esaslar Tebliğ ile getirilmiştir.
Derecelendirme analizinde, bir şirketin benimsediği iş stratejisine ve uyguladığı finansal politikalara bakılarak şirketin faaliyet ortamının riskleri çerçevesinde yükümlülüklerini gelirleri ile nasıl dengelediği incelenir. Bir şirketin finansal yükümlülüklerini yerine getirme yeteneği, özellikle nakit yaratma gücü açısından değerlendirilerek, gelirlerinin kalitesi, çeşitliliği ve sürdürülebilirliği, mevcut yükümlülüklerinin yapısı ile karşılaştırılarak belirlenir.
Derecelendirme metodu kantitatif ve kalitatif faktörlerden oluşur. Analiz, başlıca üç temel risk kategorisi çerçevesinde yapılır; iş riski, finansal risk, ortaklık yapısı ve yönetim riski. Bu üç alandaki risk analizlerinden finansal risk analizi, ağırlıklı olarak kantitatif faktörlerden, diğerleri de ağırlıklı olarak kalitatif faktörlerden oluşur.
Diğer taraftan, finansal risk analizinde muhasebe standartları gibi kalitatif öğeler dikkate alınabilirken, iş riskinde piyasa payı gibi kantitatif öğeler de değerlendirilebilmektedir.
Rating (Derecelendirme) analizi; likidite oranları, faaliyet oranları, finansal yapı oranları, karlılık oranları ve büyüme oranları kullanılarak 100 üzerinden bir değerlendirme yaparak işletmenin içinde bulunduğu mevcut durumu ortaya koymakta ve özellikle yatırımcılara yönelik değerlendirme kolaylığı sağlamaktadır. Ana kategori olarak A, B, C, D notları ve bunların türevlerinden oluşmaktadır.
Firmaya verilen not sadece finansal risk açısından değerlendirmeyi ifade etmektedir. Notun yüksek olması likiditenin ve işletmenin güçlenmesi, anlamına gelmektedir.
Notun daha yüksek çıkması için; verilen çeklerin vadelerinin uzun olması, faaliyet karlılığının artması ve borçlanmanın kısa vadeliden uzun vadeliye doğru değişmesi gerekmektedir.