Bankacılık sektöründeki toplam riski talep edilen kredi dahil, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdindeki en güncel bilgilere göre 100 milyon TL ve üzerinde olan bankalar ve finansal kuruluşlar dışındaki kredi müşterilerinden, kredi tahsis aşamasında;
a) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan muhasebe ve finansal raporlama standartları çerçevesinde konsolide finansal tablo hazırlama yükümlülüğü bulunanlardan konsolide, konsolide finansal tablo hazırlama yükümlülüğü bulunmayanlardan konsolide olmayan, aynı standartlara uygun olarak hazırlanıp Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmiş en güncel finansal tablolarının,
b) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan muhasebe ve finansal raporlama standartlarında tanımlandığı şekilde başka bir işletmenin bağlı ortaklığı olanlardan, söz konusu standartlardaki tanımlamalara uyan ana ortaklıklarının Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmiş en güncel konsolide finansal tablolarının,
c) Başka işletmelerin tek başına kontrolünde olmayan ancak müşterek kontrol edilen bir işletme olanlardan, müşterek kontrol eden işletmelerin her birinin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan muhasebe ve finansal raporlama standartları çerçevesinde hazırlanmış ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmiş en güncel haliyle varsa konsolide, yoksa konsolide olmayan finansal tablolarının,
ç) (a) ila (c) bentlerinde belirtilen finansal tablolarda yer verilen bilgilerden hareketle hazırlanacak ve bağımsız denetim kuruluşunun güvence raporunu içeren Ek-4’te verilen analiz tablosunun,
d) Anonim ortaklık olanlardan, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 3/1/2014 tarihli ve 28871 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Kurumsal Yönetim Tebliği (II-17.1)’nde yer alan kurumsal yönetim ilkelerine uyum raporunun,
bankalarca alınması zorunludur.
Finansal yapıyı ve performansı ölçmek için, analiz etmek için birimlere ait finansal oranlar kullanılır.
Yapılan analizler sonucunda şirket sermayesi hakkında detaylı bilgiler edinilmektedir. Sonuçlar şirket sermayesinin yeterlilik düzeyini raporlamaktadır.
Dupont analizi yapılırken 3 farklı formülden yararlanılmaktadır. Yararlanılan üç formül, yatırımcılara farklı fikirler sunmak için yapılmaktadır. Yatırımcılar formüller sonucunda düşük ve yüksek karlılık sağlayan yönleri keşfetmektedirler. Bu formüller şu şekildedir;
Üç farklı yoldan analiz ve hesaplama yapmak şirket finansı hakkında detaylı bilgi alabilmek için yapılmaktadır. Bu sayede yatırımcılara, şirketin güçlü yönleri ve zayıf yönleri hakkında fikir sahibi olabilme olanağı sağlamaktadır. Gerekli bilgileri alan yatırımcılar bu sayede şirketin hangi finansal yönünden bilgi alması gerektiğini anlamış oluyorlar. Şirketten alacağı bilgi kararı verildikten sonra yatırımlara yön verilmektedir.
FAVÖK, “Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kar” tanımlamasının kısaltılmış hali olarak bildiğimiz bir kavramdır.
EBITDA ise “Earnings Before Interest, Tax, Depreciation and Amortization” anlamına gelir. Kısacası FAVÖK ve EBITDA anlam bakımından aynı şeyi ifade ederler.
Bu kavram son zamanlarda bir işletmenin finansal performansını değerlendirirken kullandığı önemli bir gösterge halini almıştır.
EBITDA bir firmanın finansal durumunun uluslararası anlamda karşılaştırılabileceği bir göstergedir ve bazı dezavantajlara sahip olsa da firmanın kazanç potansiyeli ile ilgili bazı fikirler verir.
Hatta bir şirket için devir veya yatırım gibi bir durum söz konusu ise o şirketin değerini belirlemek için büyük bir önem taşır.
FAVÖK’ün yani EBITDA’nın formüllerinden bazıları şu şekildedir;
EBITDA= Net Kar + Ödenecek Vergi + Faiz Giderleri + Amortisman ve Yıpranma Payı
FAVÖK= Faaliyet Karı + Amortisman veya daha açık haliyle;
FAVÖK= Brüt Kar – Genel Yönetim Giderleri – Pazarlama Giderleri + Amortismanlar
Derecelendirme analizinde, bir şirketin benimsediği iş stratejisine ve uyguladığı finansal politikalara bakılarak şirketin faaliyet ortamının riskleri çerçevesinde yükümlülüklerini gelirleri ile nasıl dengelediği incelenir. Bir şirketin finansal yükümlülüklerini yerine getirme yeteneği, özellikle nakit yaratma gücü açısından değerlendirilerek, gelirlerinin kalitesi, çeşitliliği ve sürdürülebilirliği, mevcut yükümlülüklerinin yapısı ile karşılaştırılarak belirlenir.
Derecelendirme metodu kantitatif ve kalitatif faktörlerden oluşur. Analiz, başlıca üç temel risk kategorisi çerçevesinde yapılır; iş riski, finansal risk, ortaklık yapısı ve yönetim riski. Bu üç alandaki risk analizlerinden finansal risk analizi, ağırlıklı olarak kantitatif faktörlerden, diğerleri de ağırlıklı olarak kalitatif faktörlerden oluşur.
Diğer taraftan, finansal risk analizinde muhasebe standartları gibi kalitatif öğeler dikkate alınabilirken, iş riskinde piyasa payı gibi kantitatif öğeler de değerlendirilebilmektedir.
Rating (Derecelendirme) analizi; likidite oranları, faaliyet oranları, finansal yapı oranları, karlılık oranları ve büyüme oranları kullanılarak 100 üzerinden bir değerlendirme yaparak işletmenin içinde bulunduğu mevcut durumu ortaya koymakta ve özellikle yatırımcılara yönelik değerlendirme kolaylığı sağlamaktadır. Ana kategori olarak A, B, C, D notları ve bunların türevlerinden oluşmaktadır.
Firmaya verilen not sadece finansal risk açısından değerlendirmeyi ifade etmektedir. Notun yüksek olması likiditenin ve işletmenin güçlenmesi, anlamına gelmektedir.
Notun daha yüksek çıkması için; verilen çeklerin vadelerinin uzun olması, faaliyet karlılığının artması ve borçlanmanın kısa vadeliden uzun vadeliye doğru değişmesi gerekmektedir.
Finansal bağlamda işletmelerin ağır ve değişken ekonomik şartlar altında faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yatırım ve faaliyet dönemindeki maliyetlerini kontrol edebilmeleri, finansman maliyetlerini azaltmaları, doğru bir varlık ve kaynak yönetimine odaklanmaları gerekmektedir. Özellikle işletmelerin, kontrolleri dışında olan sistematik risklere karşı hassas olması ayrıca yüksek düzeyde sabit sermaye yatırımları gerçekleştirmeleri nedeniyle faaliyet ve finansal risklerini ölçmeleri ve yönetmeleri önem arz etmektedir.
İşletmenizde mali tablo analizi yapmanıza yardımcı olacak basit matematik içeren bazı yararlı teknikler vardır.
Bilanço, Gelir Tablosu ve Nakit Akım Tablosu
Finansal tablolarla tanıştıktan sonra bu tabloları kullanarak rakamların neyi ifade ettiğini bulmak için finansal analiz yaparız. Finansal analiz en basit tanımıyla; firmanın mali durumunun ve faaliyet sonuçlarının finansal açıdan yeterli olup olmadığını saptamak ve geleceğe yönelik tahminlerde bulunmak amacıyla, mali tablolarda yer alan hesaplar arasındaki ilişkilerin ve bunların yıllar içindeki gelişimlerinin incelenmesidir.
Birazdan bahsedeceğimiz yöntemlerin her biri, işletmenizin mali durumu hakkında sizlere bazı trendler konusunda farkındalık yaratacak. Bu yöntemler sayesinde elde edeceğiniz bilgiler şirketinizi daha kârlı ve verimli hale getirmek için değişiklikler yapmanızı sağlayabilir.
Maliyet analizlerinin zaman içerisinde nasıl bir gelişim gösterdiğine bakarak geliştirilen farklı maliyet analiz tekniklerini anlamak çok daha kolay olabilecektir.
Maliyet analizi sadece ürün fonksiyonlarının maliyetini değil aynı zamanda ürünün devamlılığını sağlayan, üretim, pazarlama ve hizmet faaliyetlerinden oluşan sistem fonksiyonunun maliyetini de ele alan bir “faaliyete dayalı maliyet sistemini” de içermesi gerekmektedir. Firmanın faaliyetleri, birçok farklı departmanın kaynaklarının ve faaliyetlerinin kullanılmasına ilişkin olduğu için maliyetleri, hizmetleri, müşterileri, kullanılan aktifleri, her bir ürün, hizmet, müşteri bazında izleyen faaliyete dayalı maliyet sisteminin uygulanması yararlı olacaktır.
Müşteri tatmini işletmenin başarısı açısından en önemli noktadır. İşittikleri, gördükleri ve hissettiklerinden memnun olan müşteriler daha fazlası için geri geleceklerdir. Müşteriler, beklentileri ve gereksinimleri karşılandığı ölçüde tatmin edilmiş olacaklardır. Beklentiler, müşterinin daha önceden işletme ve rakiplerinin ürünleri ile olan deneyimine dayandırılmaktadır.
Müşteriler, ürünün öncelikler seti ile yani fonksiyonları, kullanılırlığı, performansı, güvenilirliği ve ayrıca fiyatı ve bulunabilirliği ile ilgilenmektedir. Bir işletmenin de başarılı olabilmesi için bunları karşılayabilmesi gerekmektedir. Çünkü organizasyonların etkinliği, müşteri tatminini sağlama becerisi ile ölçülmektedir.
Maliyet Yönetimi, geniş kapsamlı bir maliyet analizi ve kalite yaklaşımı ile desteklendiği takdirde müşteri için tam değer elde edilecek ve bunun doğrultusunda hedeflenen pazarda rekabet üstünlüğü sağlanabilecektir.
Net işletme sermayesi bir şirketin likidite, etkililik ve genel sağlık ölçüsüdür. Çünkü Net işletme sermayesi nakit yönetimi, stok yönetimi, borç yönetimi ve alacak yönetimi içerir.
Net işletme sermayesi bir şirketin aktiflerinin nakit yaratma gücüdür. NİS şirketin gelecekteki nakit yaratma kapasitesini ve net bugünkü değerini belirler yani şirketin nakit yaratma gücü şirket değerini belirler.
Net işletme sermayesi “dönen varlıklardan kısa vadeli yabancı kaynaklardan çıkarılmasıdır” (NİS = Dönen Varlıklar – Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar) şeklinde öğretilir.
Net işletme sermayesi; firmanın aniden, bir kriz durumunda kısa vadeli borçlarını ödemek zorunda kalsa, elindeki nakit ve nakite çevrilebilecek varlıklarıyla bu kısa vadeli borçların ne kadarını ödeyebileceğini gösterir.
Rasyo Analizi olarak da bilinir. Buradaki kalemden kastedilen dönen varlıklar, kısa vadeli yabancı kaynaklar gibi unsurlardır. Statik bir analizdir. Oran analizinde amaç işletmenin likidite durumu, borç ödeme gücü, finansman şekli gibi bazı önemli bilgilere ulaşmaktır.
Standart skor, bir değerin normal dağılımda gerçekleşme olasılığını bulmamızı sağlayan ya da farklı popülasyonlardan gelen iki örneği karşılaştırmamızı sağlayan bir standart sapma türüdür.
Z-Skoru yardımıyla elinizde bulunan örnek kümedeki sayısal verilerin, ortalamanın ne kadar altında ya da üstünde olduğunu görebilirsiniz. Bunun için ortalama, varyans ve standart sapma gibi değerlere ihtiyacınız var. Z-Skorunu hesaplamak için önce örnek kümedeki bir değer ile ortalama arasındaki fark alınır. Daha sonra elde edilen sonuç standart sapmaya bölünür. Baştan sona pek çok adım varmış gibi görünse de aslında oldukça kolay bir işlemdir.
Z değeri, bir veri kümesindeki bilinen bir örneklemin ortalamadan kaç standart sapma yukarıda veya aşağıda olduğunu belirlemeni sağlar.
Bir örneklemin Z değerini bulmak için örneklemin ortalamasını, varyansını ve standart sapmasını bulman gerekir.
Z değerini hesaplamak için örneklemdeki bir değer ile ortalama arasındaki farkı bulacak ve bunu standart sapmaya böleceksin. Bu yöntemin başından sonuna kadar çok adım olsa da bu, oldukça basit bir hesaplamadır.